Ekrem İmamoğlu’nun sahte diploma şaibesinde yeni skandal: YÖK’e bile sormadılar!
İstanbul Üniversitesi’nin 1990’daki idaresinin, Girne Amerikan Üniversitesi’nin tanınırlığının bulunup bulunmadığını YÖK’e sormadan Ekrem İmamoğlu’nun yatay geçiş süreçlerini yaptığı ortaya çıktı.
Eski YÖK üyesi (Denklik komisyonu başkanı) Abdullah Çavuşoğlu, “YÖK bünyesinde yer alan tanıma ve denklik ünitesine üniversiteler tarafından her yıl 10 binin üzerinde müracaat yapılır. Üniversiteler, yatay geçiş yapmak isteyen öğrencinin bağlı olduğu üniversitenin YÖK tarafından tanınırlığı bulunup bulunmadığını sorar. Süreçleri de buna nazaran yapar. YÖK’ün en değerli fonksiyonlarından biri budur. YÖK’e bağlı rastgele bir üniversitenin ilgili düzenlemeden bağımsız hareket etmesi hukuksal değildir” dedi.
YÖK’E SORMAK ZORUNLULUK
İBB Lideri Ekrem İmamoğlu’nun Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) raporuyla yöntemsiz olduğu tespit edilen 1990 yılındaki Kıbrıs’taki Girne Amerikan Üniversitesi’nden İstanbul Üniversitesi’ne yaptığı yatay geçiş ile ilgili yeni ayrıntılara ulaşıldı. YÖK’e bağlı rastgele bir üniversitenin yapılan yatay geçiş başvurusu üzerine kelam konusu üniversitenin “tanınırlığının” bulunup bulunmadığını YÖK’e sormasının ve süreçlere bu biçimde devam etmesinin mecburilik olduğu belirtildi.
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ YÖK’E SORMAMIŞ
Dönemin İstanbul Üniversitesi idaresi ise bu zaruriliği yerine getirmeyip Ekrem İmamoğlu’nun yatay geçiş başvurusu üzerine KKTC’deki Girne Amerikan Üniversitesi’nin tanınırlığını YÖK’e sormadığı ve Ekrem İmamoğlu’nun süreçlerinin böylece başladığı ortaya çıktı. Öte yandan tıpkı yıl (1990) Marmara Üniversitesi de dahil olmak üzere birçok üniversitenin misal yatay geçiş müracaatları üzerine bu zaruriliği yerine getirip YÖK’e ilgili üniversitelerin tanınırlığını sorduğu öğrenildi.
YÖK’TEN BAĞIMSIZ HAREKET ETMEK TÜZEL DEĞİLDİR
Konuya ait konuşan Eski YÖK üyesi Abdullah Çavuşoğlu ise “YÖK bünyesinde yer alan tanıma ve denklik ünitesine üniversiteler tarafından her yıl on binin üzerinde müracaat yapılır. Üniversiteler, yatay geçiş yapmak isteyen öğrencinin bağlı olduğu üniversitenin YÖK tarafından tanınırlığı bulunup bulunmadığını sorar. Süreçleri de buna nazaran yapar. YÖK’e bağlı rastgele bir üniversitenin ilgili düzenlemeden bağımsız hareket etmesi hukuksal değildir” dedi.
YATAY GEÇİŞ TANINIRLIĞA NAZARAN YAPILIR
Abdullah Çavuşoğlu şunları söyledi:
“Ülkemizde her yıl yaklaşık bir milyon kişi üniversiteyi kazanarak buralara kayıt yaptırmaktadır. Öteki taraftan da her yıl bir milyon civarında kişi üniversitelerden mezun olmaktadır. Hasebiyle bugün ülkemiz nüfusunun 10 milyon üzerindeki bir kısmı, bir üniversiteden mezun durumdadır. Bu da bir entelektüel kapasite olarak ‘kamu ‘ya ilişkin ortak bir kıymet’ olarak düşünülebilir. Gün geçtikçe küreselleşen dünyamızda on binlerce yükseköğretim kurumu/üniversite bulunmaktadır. Bunlar farklı kalitede eğitim sunarken, buralardan mezun olan yahut buralara eğitim öğretim için gitmek isteyen öğrenciler için bir danışman yahut yol göstericiye muhtaçlık olduğu ortadadır. İşte YÖK bünyesinde yer alan ‘tanıma ve denklik birimi’ bu işleri düzenler. YÖK’e her yıl on binden fazla tanıma ve denklik konusunu ile ilgili müracaat olur.
Bu müracaatlar bir taraftan, üstte ‘kamu ‘ya ilişkin ortak bir bedel’ olarak nitelendirdiğimiz on milyonu aşkın üniversite mezunumuzun hakkını korumak için, başka taraftan da mesela; hastalarımızı uzman olmayan bir tabibin eline bırakmamak, adliyemize ehil olmayan avukat sokmamak, yetkin olmayan mühendise proje yaptırıp zelzelede yıkılmasına mani olmak ismine titizlikle incelenir ve karara bağlanır. Aksi halde ülkemiz ‘merdiven altı’ yahut ‘tabela’ üniversitesi dediğimiz niteliksiz kurumlarından mezun olanların, ülkemizde bileğinin hakkı ile kazanarak üniversite okuyanların hakkının gasp edildiği bir arenaya döner. Yükseköğretim Konseyi’nin tahminen de pek uygun bilinmeyen en kıymetli fonksiyonlarından bir tanesi budur. Kurulduğu yıl olan 1981’den beri de bu fonksiyonu yerine getirmektedir. YÖK’e bağlı rastgele bir üniversitenin rastgele bir vakit aralığında, bu mevzu ile ilgili düzenlemeden bağımsız hareket etmesi mümkün değildir ve türel de değildir. Bu usul düzenlemeler salt ülkemize has bir durum değildir. Tüm gelişmiş ülkelerde emsal düzenlemeler vardır; bırakın denk sayılmayı ülkemizin en yeterli üniversitesinden mezun bir tıp tabibi yahut mühendisi ABD yahut gerekse Avrupa ülkelerinde direk olarak meslek icra edemez ve birden fazla vakit da ek imtihan ve eğitim süreçlerine tabi olur. Yani pek çok dünya ülkesinde eğitim süreçleri misal yasal düzenlemelere tabidir.”
