Eyüpsultan İlçe Müftüsü Basri Bektaş’tan yeni kitap: Kalbe yazılan yazılar
İstanbul Eyüpsultan İlçe Müftüsü Basri Bektaş’ın yeni kitabı çıktı.
“ARZIN MERKEZİNDEN KALBİN MERKEZİNE KALBE YAZILAN YAZILAR”
Safa yayın dağıtımdan çıkan, “Arzın Merkezinden Kalbin Merkezine Kalbe Yazılan Yazılar” isimli kitap satışa başladı.
Okurlarla buluşan, Bektaş’ın yeni kitabına ait açıklama şu formda;
“İnsan her vakit vücudunu değil ruhunu da giydirmeyi bilmeli. Bütün zorluklara karşı kalbiyle konuşmalı. Bazen ikna etmeli, bazen de isyan. kalbi ile yol almalı, gece gündüz, dağ zirve yol yürümeli, kalbi ile arkadaşlık etmelidir. Korkmadan, arkasına bakmadan, cesurca, başı dik, vakurla yürümeli. Yolu, sapmadan ve saptırmadan, dosdoğru ve dümdüz yürümeli. İnsan yol yordam bilmeli.” İnsan, ederini ve sarfiyatını bilmelidir. Kelamı israf etmeden her halde tasarruf ehli olmalıdır. Ne az ne çok; tam yerinde ve okkalı konuşmalıdır. İnsan enini uzunluğunu ölçmeli; çapını, hacmini, sarfiyatını bilmeli. Sonra pazara çıkmalı ya da kendini pazara çıkarmalı. Kalbiyle ve de kalıbıyla seyahat etmeli, yarenlik ya da arkadaşlık etmeli değil mi? En güvendiği yerden kelama başlamalı ve en çok değerli yerinden kendini arz etmeli insan. Şayet bir defa pazara çıkmış yahut çıkarılmışsa insan, “Bunu alan var mı?” denildiğinde, müşterisi bol olmalı değil mi insanın? Kalbine bakmalı insan, hem de en keskin nazarlarla. Bazen içerden dışarıya; bazen de dışarıdan içeriye… Kim var orada? Sahibi kim kalp ülkesinin? Sâkini kim vücut devletinin? Nefis ülkesine kim/kimler hükümdar olmuş? Bu yurdun mimarı kim, mihmandarı kim! Şu Arap şairi işi bitirmiş olmalı! Yoksa bana mı o denli geldi? Siz ne dersiniz? İsterseniz bir de siz okuyunuz: “Kalbimin sakini onu imar edendir. Ben onu unutmuş değilim, ebediyen onu zikrederim. İşitme ve görmemde bir an gafillik olsa da, kalbimdeki karanlık bile onu gösterir.” Kalbinize kim oturmuşsa, imar ve inşasını da o yapar. Gözü-kulağı bundan gafil mi sandın sen? Kalbin karanlıklarda kalmış olsa oraya hükmedene işaret eder. Hak Teâlâ bu hale gelmiş bir kalbi ve sahibini neden sevmesin? Ya da onun işiten kulağı, gören gözü, yürüyen ayağı, tutan eli niye olmasın? (Ya Rabbi! Sen bizim tutan elimiz, yürüyen ayağımız, gören gözümüz, işiten kulağımız ol!) Âmin.
